25 Nisan 2008 Cuma

ŞENLİK VAR


Ah bir şenlik bir şenlik arka arkaya.

Kentimiz yattığı kış uykusundan uyanmaya başladı nihayet.23 Nisan'la gelen hareketlilik dünde devam etti.Türkiye üniversiteler arası spor oyunlarının ev sahipliğini bu sene ilimizdeki üniversite üstlenmiş.Dün de ilçemizde açılış yürüyüşü ile start aldı bu proje.Ama ne yürüyüş.

Gençler ,cıvıl cıvıllar yerlerinde duramıyorlar.Çalan müzikler eşliğinde danslar , tezahüratlar çok çılgınlar çok.

A dan Z ye Türkiye'min bütün üniversitelerinden öğrenci var.Kortej uzun dolayısıyla.Onları görünce yaş almışım dedim kabul etmek zor olsada.Düşündüm sonra kendi kendime ."Acaba hayatlarının en sorunsuz ve en sorumsuz dönemini yaşadıklarını biliyorlar mı?"diye.İmrendim yani onlara.Azıcıkta kıskandım.O heyecan ,o cıvıltı.İçimi ferahlattı.

İyi ki geldiniz çocuklar şehrimize ,bizi uyuduğumuz uykudan uyandırdınız. Umutsuzluğumuza umut ışığı oldunuz.

6000 öğrencinin katılımı olduğu konuşuluyor.Bu sene 6.cısı yapılıyor.Ve bugüne kadarki en yüksek katılım olduğu söyleniliyor.Üniversite spor oyunlarında bu yıl jimnastik, atletizm, eskrim, masa tenisi, tekvando, yüzme, hentbol, karate, futbol, basketbol, halk oyunları, voleybol ve eskrim dallarında yarışmalar düzenlenecekmiş.22 Nisan /30 Nisan arası buradalar.Bu arada bugün akşam onlar için ve tabiki halk için bir de konser var.Ücretsiz.

Genç olmak güzel şey.Belki belli kalıplarda yaşamaya çalışmak zor.Belki birilerinin istediği gibi yaşamaya çalışmak zor.Ama genç olmak,genç kalmak güzel şey.Zor olsada...

Fotoğraf www.gundemgazetesi.net adlı siteden alınmıştır.

23 Nisan 2008 Çarşamba

23 Nisan Kutlu Olsun

Bana ne oluyorsa.Sanki bugün ben katılacağım bayrama.Bir heyecan bir sevinç.Sabah evimize çok yakın olan okulun bando sesleriyle merhaba dedim sabaha.Hemen aklıma bando takımında olduğum günler geldi.Gülümseyerek kalktım yataktan.
Sonra işe gittim.Tatil yapanların aksine.Çalıştım.Bitmek bilmeyen işleri bitirmeye uğraştım.
Öğlene doğru karşımdaki alışveriş merkezinin önünde 23 Nisan için düzenlenmiş özel bir program vardı.Müzik sesinden çalışmam zorlaşsada vazgeçmedim.Folklor takımları,defileler,konserler eğlendi çocuklar.
Folklor gösterilerini seyrederken ağlamaklı oldum.Hemde ben.Kendi kına gecesinde bile ağlamayan,düğün gecesi herkes hüngürt hoşurt ağlarken ağlamayan ben.Biraz daha seyretsem ağlayacağım o kadar yani.Kaçtım hemen içeri.
Nedir kardeşim bu duygusallık böyle yapış yapış.Bahardan olsa gerek.Bir de kendi çocuğum falan olsa , gitsem o alanda seyretsem fenalık geçireceğim herhalde.
Neyse şaka bir yana,bayılırım folklor oynamaya.Bende ilkokulda folklor takımında oynardım.Belki o yüzden etkileniyorum bu kadar.Gerçi ben ege yöresi türküsü duyduğum anda masadan kalkıp oynamaya başlarım zaten.Seyrederken de tüylerim diken diken olur.Milli duygularım mı kabarıyor nedir?
Hele Anadolu Ateşi ilk gösteriye başladığında İzmir Efes Antik tiyatroda seyretmiştim.Aman Allah'ım o nasıl bir gösteriydi.Beni Anadolu'da gezdirmediği yer kalmadı desem abartmış olmam herhalde.Çok güzeldi.Belki Efes'te seyretmesem o duyguları yaşayamazdım.Oradaki tarihi doku o mistik hava ... Muhteşem bir geceydi.Şimdi de Troya 'yı merakla bekliyorum.Bakalım o nasıl muhteşem bir gösteri oldu.
Nerden nereye geldim.Ama dansın,müziğin içinde olduğu herşeyi çok sevdiğim için ağzım açıldı mı bu konuda susmak bilmiyorum.Yazarken de aynı oldu:)

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramını bizlere ve tüm dünyaya hediye eden Mustafa Kemal ATATÜRK'ü saygıyla anarken,Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun diliyorum.

22 Nisan 2008 Salı

Binalar,Borular,Kokular :((

Bahçeli evlerimizde oturmak,asmaların gölgesinde çay içmek,dut ağaçlarına salıncak kurmak varken biz beton bloklardan oluşan apartmanlar yapmayı seçtik.O da yetmedi bu beton blokların mimarisinin iyi olmasına önem vermedik.(ŞŞŞTTT İstisnalar kaideyi bozmaz)Tabiii o da yetmedi ki bizlere binaların içinden dışından olmadık borular,bacalar geçirerek daha da beter hale getirdik binalarımızı.Bide boyadık onları cart renklere.Hiç önemli değildi diğer gözlerin gördüğü,bizim işimiz olsun da değil mi?
Bu kadarına da pes ama artık.Konutların altına verilen restaurant ruhsatlarını şiddetle kınıyorum.Zaten çok güzel olmayan binalarımız daha çirkin hale geliyor.Levhalarla,borularla.Yaz aylarında pencere açamıyorsun.Yemeklerin kokusu her yeri sarıyor çünkü.
Hele bugün evimin yan cenabında gördüğüm manzara karşısında ne yapacağımı şaşırdım.Akrabalarımdan birinin restaurantı var yanımızda.Ve o şahıs benim yan duvarıma ,döner taktığı yer için, boru döşedi.Bilin bakalım boru nerde bitiyor.Penceremin hemen üstünde.İnanamıyorum ya.Ne kadar düşüncesiz olduk:(
Nasıl olacak bütün bir yaz döner kokusu bilemiyorum.hadi kokusunuda geçtim ya o çirkin boru görüntüsü.Ne pencere açtıracak bu yaz bize ne de balkonda rahat verecek.Gerek kokusu gerek görüntüsüyle.Neyse bir kez denesinler bakalım.Koku gerçekten soldan soldan gelirse bende onlara soldan soldan gideceğim gibi görünüyor.Neyse bir konuşalım bakalım ne diyecekler:(

15 Nisan 2008 Salı

Haftasonu


Haftasonu haftasonu dediğimiz 2 günlük hayal.Keşke daha uzun olsa:/
Bu haftasonuma iyi başladığım için olsa gerek iyi bitti.Cuma canım arkadaşlarımla yemek yedik.Kah güldük kah üzüldük.Ama ağlamadıkkkkk:)Bol bol dedikodu yaptıkkk:)Mekanda çok güzeldi ama yemeklerimiz unutuldu saat 20.00 de gittiğimiz restaurantta yemekler 22.00 gibi geldi.Ben garson kızı öldürecektim nerdeyse.Ama arkadaşlarım sakinleştirdiler beni.Velhasıl gelen yemekler de kötüydü ama sohbet iyi olduğu için geri kalan herşey bahane dedik.Sohbete devam ettik.Ertesi gün deniz kenarında bir bahçeye gittik,aile eşrafı ile.11 kişiydik.Kahvaltı yapıldı,miskinlik yapıldı,dağ taş aşıldı sılcan(sarmaşık)toplandı.Akşamüstü denize karşı çay keyfi yapıldı.Mayomu götürmüş olsaydım denize girebilirdim.Hava güneşli değildi ama inanılmaz sıcaktı.Hele deniz dümdüzdü.Akşam mangallar yakıldı.Yemekler yendi,sohbet edildi.En zoruda geri dönmesi oldu:(
Pazar günü de hava aynıydı.Güneş görünmüyor ama inanılmaz sıcak.Kalktık yatlimanına gittik.Arkadaşlarla bir restauranta oturduk.Sohbet yemek gene hepsi bir arada.Sonrasında arkadaşımızın cafesine gidip dart oynadık.Ordan bir barın açılışı varmış,oraya gitmek istediler.Gittik.Arka masada duruyoruz,kapıdan uzun mu uzun, zayıf mı zayıf ,mini mini elbiseli bir hatun girdi.Biz buda kim falan diye bakarken,bardaki bir yazı dikkatimi çekti.Gelen hatun o gece orada sunuculuk yapmak için gelen manken kızlarımızdan biri.Eccceee Gür-Sel miş.Ama boy desen boy,zayıflık desen zayıflık,selülit falan da yok.Nerden mi biliyorum?Dedim ya mini miniydi elbisesi hakikaten:)

11 Nisan 2008 Cuma

Selam vermek bu kadar zor mu?

Bugün bir karar verdim.Karşıdan gelen herkese selam vereceğim ,iyi günler dileyeceğim diye.Öyle geldi içimden.Mutlu olmak karşımdakinide mutlu görmek için.Tanımadığım insanlara,şeklen bilipte ismen bilmediğim insanlara,kuşlara,böceklere herkese herkese.(Bahar mı geldi ne?Aman ha genç kızlar evli olmayan bayanlar öyle herkese selam vermeyin.Sonra kurtulamazsınız:)
Ben verdim ama almayan da oldu.Canları sağolsun.Hayatta en sevmediğim şeydir aslında ama olsun.Çok odun var dünya üzerinde çokkk.Ben iyi günler diliyorum bön bön bakıyor bazıları.Ne oldu ya biz bir anda nasıl bu kadar değiştik.Nerde o Türk insanın sıcakkanlılığı.Neyse vazgeçmedim yinede devam.

Herkese selam olsun.

10 Nisan 2008 Perşembe

Davacıyımmm

Şekerler geçtiğimiz günlerde yerel televizyon kanalımızda canlı yayına çıktım.Üyesi olduğum bir dernekle ilgili olarak.Son dakika golü oldu biraz.Ofisten çıktığım gibi gittim.Allah'tan makyaj yapmıştım azıcık.Aman ne zor şeymiş bu canlı yayın dedikleri.Ayaklarımın titremesine engel olamadım.Bir de nereye bakacağımı bilemedim.Kıza baktım ,bir de yanımda oturan arkadaşıma.Zaten çok az müsade etti arkadaşım konuşmama ama olsun.Söylemek istediklerimi söyledim yine de.Geceyarısı tekrarını izledim.Ses tonunu bilemez ya insan.Duyunca çok beğendim ses tonumu.Ama görüntümü beğenmedim.Ayna da daha farklı görüyodum halbuki ben kendimi:/Eşim şehir dışında olduğu için seyredemedi.Şimdi CD sini isteyelim diyor.Yok daha neler.Görmemiş programa çıkmış tutmuş CD sini istemiş.Ben görüntümü beğenmeyince " Allah'tan kanal yayına yeni başladı.Fazla seyreden olmamıştır"diye düşünürkene bide ne göreyim karşılaştığım herkes "İyi konuştunuz,seyrettik sizi" demesin mi:/Özgüvenimi zedeledi bu televizyon programı.Davacıyımmmmm:/

8 Nisan 2008 Salı

Ah O Sürahi

Nedense bugün içimi acıtan bir şey geldi aklıma.Yıllar önce bir iftar yemeği veriliyordu evimizde amcamlara.Tüm eşyalar özenle dolaptan çıkarılmıştı.Her zaman kullanılmayan bir çok şey o gece masadaydı.Masayı hazırlamasına yardım ettim annemin.Ne oldu orasını hatırlamıyorum ya babama ya benimle daima uğraşarak sinirlendiren kardeşime gene sinirlendim.Ve annemin elime tutuşturduğu sürahiyi sertçe sehpaya bıraktım.Çıt diye bir ses geldi sürahiden ve bütün su yere boşaldı.Sürahinin elimde sadece sapı kalmıştı.Ve başparmağımın hemen altı yarılmıştı.Hemen masadaki peçeteyi alıp sardım.O sırada annem geldi ama elimi farketmedi.Sürahiyi görünce "Naptın Ginger,o benim çeyizlik sürahimdi."dedi.Ama suratında öyle bir ifade vardı ki.Benim o anda kanayan elim bile o kadar acımamıştı.Yüreğim öylesine ezildiki onu hiç öyle görmemiştim.O suratındaki ifadeyi şimdi bile hatırladığımda gözlerim doluyor.Hiç kızmadı.Kızsa bana öfkeyle bağırsa belki o kadar üzülmezdim.Gözlerinde sadece çok sevdiği çok değer verdiği bir şeyi kaybetmenin acısı,hüznü vardı.Bende o yaralı yüreğimin sesini susturmak için elimden kaydı falan dedimsede kendimi rahatlatamadım.Evden bir çıkışım vardı kaçarcasına.O zamanlar amcamın kızı bizim karşımızdaki apartmanda oturuyordu.Benim sığınağımdı orası.Kapıyı çalıpta içeri girdiğimde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.o yazık önce anlayamadı,sonra elimi farketti ve ondan dolayı ağladığımı düşündü.Biraz konuştuktan ve elim sarıldıktan sonra eve geçtim.Ama Annemin yüzüne bakabilmek ne mümkün.Özür diledim ama bir faydası olmuşmuydu bilemiyorum.Hala o anı düşününce içimde bir yerler acıyor.Suratındaki ifadeyi unutamıyorum.
Bazen bizim için önemsiz gibi görünen bazı şeyler çevremizdekiler için manevi anlamda bir önem taşıyabilir.O vazoyu kırdığım anı geri çevirebilmek için öyle çok şey feda edebilirdim ki.Ama nafile.Ne zamanı ne kaybedilenleri ne de kırılanları geri getirmek mümkün olmuyor.O sebeple yaşadığımız zamanın kıymetinin farkına varalım.Kimseyi incitmemeye gayret edelim.Özellikle benim gibi çabuk sinirlenen ve sonrasında da pişmanlık dehlizlerinde çırpınanlardansanız,lütfen dikkat edin.Hiç bir şeyin telafisi yok bence.İnsanın kalbine işleyen herşey orada duruyor.Affetseniz ve ya affedilseniz bile...

3 Nisan 2008 Perşembe

Paylaşmak İstediğim

Mail adresime gelen muhtemelen hepinizede gelmiş olduğunu düşündüğüm bir mesajı yayınlamak istiyorum.Benim çok hoşuma gitti.Dilimize sahip çıkalım gerçekten yoksa ben 2026 da kendi ülkemde konuşulanlara Fransız kalacağım.

Yıl: 1965

"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim."

Yıl: 1975

"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'iyi akşamlar' dedim."

Yıl: 1985

"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'hayırlı akşamlar' dedim."

Yıl: 1995

"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Fenâ hâlde kal geldi yâni. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim. Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'selâm' dedim."

Yıl: 2006

"Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni. Oğlum bu iş bizi kasar dedim, fenâ göçeriz dedim, enjoy durumları yâni. Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin.. 'Hav ar yu yavrum?'

Yıl: 2026

"Ven ay vaz si hör, ben çok yâni öyle işte birden. Off, ay dont nov âbi yaa. Ama o da bana öyle baktı, if so âşık len bu manita. 'Hay beybi..'"

DİLİMİZE SAHİP ÇIKALIM !!!!

2 Nisan 2008 Çarşamba

Daha Neler?????

Bir durgunluk var,bahar olmasına karşın.Havada,insanlarda,işlerde... Her şey de kısacası.Ülkenin durumu ile eş düzeyde gidiyor sanki herşey.Sessiz bir bekleyişte herkes herşey.Kuşlar bile ötmüyor mu ne? Yok artık sende daha neler?????????