29 Şubat 2008 Cuma

AHHHHHHH AHHHHHHH

Ne gariptir ki bugün hesap mutabakatı için aradığım bir çok firma Cuma günleri personelimiz izinli dedi.Niye ki?

25 Şubat 2008 Pazartesi

Neler Oluyor Allasen?

Bugünlerde herşey ters gidiyor hayatımda.Mesela ard arda bir çok ev aletim ,kaloriferim bozuldu.Devrettiğimiz şirketle ilgili problemler çıktı.Hem de ne problemler.Buraya yazıpta canımı daha fazla sıkmayacağım.Ama dünyevi heveslerimi boğazımda düğüm düğüm düğümledi.
Akşam rahatsızlandım.Bugün doktora gittim.O da ayrı bir dert.Bir poşet ilaçla döndüm eve.
Kamera şakası olduğunu düşünüyorum bütün olanların.Bu kadar terslik bir arada mümkün değil çünkü.
Durgunlaştım,daha da sinirliyim,tahammülsüzüm,canım hiç bir yere gitmek istemiyor.
Ama depresyona girmeyeceğim.Yırtmaya çalışacağım en azından.
Hayat bazen hepimizi böyle sınavlardan geçirir.Üstümüze üstümüze gelir.
Sevdiklerimiz yanımızda olunca her şeyin üstesinden geliriz.Ama bu aralar sevdiğim insanlara da tahammülüm yok o başka.
Kadın hastalıkları doktoru bana ilk çocuk için geç kalmış olduğumu daha doğrusu ikinci çocuğuma haksızlık ettiğimi söyledi.Ayrıca 6 yıllık evliliğimde hiç hamile kalmamamın düşündürücü olduğunu söyledi.EE korundum çünkü.%40 ihtimal varmış genede.Bilemiyorum.Kafam çok karışık.
Daldan dala atlıyorum ama öyle geliyor içimden.
Bazen erkeklerin bazı şeyleri kadınlar gibi (ince eleyip sık dokumadıkları için olsa gerek )takmadıklarını düşünüyorum.Daha rahatlarmış gibi geliyor.Ben rahat olamıyorum.
Bu arada her telden çalıyorum ya.Bu aralar kendi işini yapan kiminle konuşsam ekonomik sıkıntıdan bahsediyor.Piyasada para dönmüyor.Ben de biliyorum ama bu kadar çok kesimde olduğunu tahmin etmemiştim.Umarım ben yanılıyorumdur ama böyle giderse ekonomik kriz kapıda arkadaşlar.
Türkiye 'de bu aralar türban krizinin ardında binlerce entrika dönüyor. Uyanalım,Uyanık olalım.Bir yanda savaşan ve savaştığı yetmiyormuş gibi şehit düşen Mehmetçiklerimiz,bir yanda ekonominin rakamlarla iyi ama gerçekte hiç iyi olmayan gidişatı... Noluyoruz yani?Ülke bir darboğazda,bizse...
Geçenlerde bir arkadaşım anlattı.Küçük şirin deniz kenarında bir oteli var.Değişik yerlerden değişik insanların geldiği.Geçen yaz aslen İran'lı ama Amerika'da yaşayan bir profösör misafirleri olmuş.Adam kaldığı süre boyunca anlatılanları dinlemiş ama hiç konuşmamış.Sadece giderken resepsiyona arkadaşıma verilmek üzere bir not bırakmış.Not aynen şöyle;" Benim vatan hasretiyle yanmama neden olan olaylarda seçimlerde kendini liberal islamcı olarak tanımlayan kesimin başa gelmesiyle başladı.Bizde de protesto gösterileri için yürüyüşler yapıldı.Bizdede asla şeriat düzeni gelmez denildi.Sonuç olarak ülkemden çok uzakta yaşamak zorundayım.Umarım biz size bir örnek oluruz,bizim yaptığımız hataları yapmazsınız." Ne diyebilirim ki. ATATÜRK söylemesi gerekenleri söylemiş zaten.


GENÇLİĞE HİTABE

Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK
20 Ekim 1927

22 Şubat 2008 Cuma

:) veya :(

Mail adresime gelen güzel bir fıkrayı paylaşmak istedim sizlerle.Hayatı bazen gereğinden fazla ciddiye alıyoruz.Özellikle şu son zamanlarda.Biraz da yüzlerimizde tebessüm görmeye ihtiyacı var çevremizdekilerin.İyi hafta sonları.

ADAM, yıllarca ülkesinden uzak kaldıktan sonra nihayet yurda dönmüştür.
Havaalanından bindiği taksiyle şehre doğru giderken, şoföre sigara almak
için tütüncüde durmasını söyler.

-'Tütüncüde ne yapacaksınız beyim?' diye sorar taksi şoförü.
- Sigara alacaktım...
- Sigaraları artık camilerde satıyorlar beyim...
- Camide mi? Yahu cami Allah'ın evidir, oraya ibadet etmeye gidilmez mi?
- Hayır beyim, ibadet için artık üniversiteye gidiliyor...
- Allah Allah! Peki o zaman eğitim nerede yapılıyor?
- Eğitim hapiste yapılıyor beyim...
- Olur mu canım!..Hapiste hırsızlar mırsızlar yok mu?
- Hırsızlar artık iktidarda beyim...

19 Şubat 2008 Salı

Gün Olur Alır Başımı Giderim

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...


Orhan VELİ

14 Şubat 2008 Perşembe

Sevgililer Günü Mü?


Ne sevgililer günü ne evlilik yıldönümü ne de başka bir şey.Hiç bir şeyin sevgiyi canlı tutmaktan daha önemli olduğunu düşünmüyorum.Bunun için hediyeye ihtiyaç olduğunu da düşünmüyorum.Birlikte çıkılan alışverişlerin ve birlikte seçilen herşeyin daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Elbette hediye almayıda seviyorum.Ama bu hediyenin ne olduğunun pekte bir önemi yok.Bazen bir dergi bile beni mutlu etmeye yetiyor yada bir buket kır çiçeği.Bu aralar kocamı çok az görebildiğim için kır çiçeklerimi babam alıyor,her pazara çıkışında.Ayrıca zaten sevdiğin insanla birlikte olmak en büyük hediye değil mi? Hediyenin zorunlu olduğun için belli günlerde alınmasının da bir önemi yok.İçinden geldiği için sana onu hatırlattığı için yada ona çok yakışacağını düşündüğün için hediye almak bence daha mantıklı.Yada benim öyle hoşuma gidiyor.Durup dururken ortada hiç bir şey yokken önünüze konan bir hediye paketi sizinde havalara uçmanıza sebep olmaz mı?
Kısacası sevdiklerimle birlikte olmak en güzel hediye bana.Dingin bir limanda gibiyim onlarla beraberken.Huzurlu sakin.Sevgi demek sadece sevgilim demek değil benim için.Sevdiğim tüm insanlar demek.O sebeple sevdiğim tüm insanların sevgililer gününü kutlarım böyle günlerde kocaman bir öpücük hediyesiyle.Bu vesile ile sizlerin de kocaman öpücükler eşliğinde sevgililer gününü kutluyorum.
Sevgilerimle...

Not.Resim http://www.masaustu-resimleri.com adlı siteden alınmıştır.

13 Şubat 2008 Çarşamba


18/01/2008 tarihinde canım arkadaşımın bir bebeği oldu.Bir can bu çilekeş hayata merhaba diyerek bizleri çokk mutlu etti.Pazartesi günü mevlüdü okundu.Bıcır bıcır etrafa bakmakta ve sürekli acıkmakta.Annesi " Oburix" diye seslenmekte bebeğimize.

Normal doğum yaptı arkadaşım.Ama başına gelmeyen kalmadı.Dikişleri enfeksiyon kaptı ve sonrasında attı.Tekrar dikiş atılması gerekiyor dediler.Sonra doktor;"özel bir krem var bulabilirseniz,belki dikiş atmamıza gerek kalmaz"dedi.Rusya'da özel bir krem varmış.2.dünya savaşında Vişnevski soyadlı bir cerrah yapmış bu kremi.Yaraları çabuk iyileştirebilmek için.Dokuları yeniliyormuş.Ama bulunması zor çünkü patentini vermemişler.Ayrıca Rusya'ya gidiyorum,gelirken getiririm de sökmüyormuş aldığım bilgilere göre.Ancak bir Rus çantasına koyup getirebiliyormuş.Rusya'dan çıkarmanıza izin vermiyorlarmış.Ben anlatanların yalancısıyım.Bizde burada yaşayan bir Rus bayandan istedik.Verdi ama kalanını geri getirmek şartı ile.Kıymetli yani krem.İlginç geldi bana.Neyse kremi şimdi kullanıyor.İyi gelirse yazarım yine.

Oburix'imizde sarılık oldu ve çok uzun sürdü.Neden bilemiyorum.Ama artık iyileşme sürecinde.

Onu her kucağıma alışımda ,hala inanamıyorum. Kulaklarına , burnuna , gözlerine , dudaklarına...bakıyorum bakıyorum. Nasıl bir mucizedir bu anlayamıyorum ???Küçük bir adam karşımda duran.Hissettirdikleri anlatılamaz.İlk defa benimde bir bebeğim olsun istedim onu görünce.Annesinin kokusunu duyması ile şapırdanan ağzı bile onu yiyip bitirmem için geçerli bir sebep.Beni bile duygusal anlamda anlatılamaz duyguların içine soktu.Annesi nasıl duygular hissediyor söyleyemediği kimbilir?

Belki bazılarınıza garip gelecek hissettiklerim.Ama o benim birlikte büyüdüğüm ,kız kardeşim olsa anca bu kadar olur dediğim,sadece üniversite hayatını ayrı geçirdiğimiz,kıyafetlerimizi,paramızı en önemliside sevgimizi ve dostluğumuzu paylaştığımız canım arkadaşım.Ben küçük oburix'in (teyzeside olmadığına göre)gerçek teyzesi sayılırım.Kendimi öyle hissediyorum en azından.

Küçük melek iyiki geldin hayatımıza.Renk verdin,neşe verdin.Dilerim ki hayatının her aşamasında bu kadar çok sevilirsin ve önemsenirsin.Çünkü biliyor musun gerisinin hiçbir önemi yok çünkü...

Not.Resim www.suheylakarahan.com sitesinden alınmıştır.

8 Şubat 2008 Cuma

Fatma Nine

Bazen hayat çok üstünüze gelir ya.İşte öyle zamanlar yaşıyorum.Çok şükür hastalık sağlık yok ama her türlü terslik üst üste geldi.Çocukluk günlerimi öyle çok özlüyorumki böyle zamanlarda.Hani o hayattaki tek sıkıntınızın annenizin oynamak için dışarı çıkmanıza izin verip vermemesi olduğu günleri.Aslında daha çok annemi özlüyorum galiba her zaman olduğu gibi.
Bu dönemlerde küçük de olsa bir depresyon geçirmek farz bana her yıl.
Her şeye rağmen ayakta kalırım diyorum,bunca yaşanmışlara bakarak.Kalmalıyımda.Ama gel gör ki iş sadece demekle olmuyor.Uygulama da zayıf kalıyorum.Neşem yok keyifsizim.
Aslında bugün güzel şeylerden bahsetmek istemiştim.Siyaset Meydanının 15. yılından,onur ödülünün verildiği Fatma Nineneden...
Fatma Nine Çanakkale Savaşı döneminde 9 yaşındaymış.Herşey hafızasında canlı hala.Kah ağlıyor anlatırken kah dalıyor çok uzaklara.Daha o yaşta Çanakkale Savaşında şehit düşmüş babacığı.Acısı hala içinde saklı.Ona söylememişler çok küçük diye.Savaş bitince herkesin abisi,babası dönmeye başlayınca anlamış gerçeği."Keşke benim babamda gazi olsaydı savaşta.Ama evine ,bize dönseydi" diyor hala 99 yaşında olduğunu söyleyen Fatma Nine.Fatma Nine elbette yaşlı olduğu,Çanakkale savaşını gördüğü bildiği için almadı onur ödülünü.Sordular Fatma Nine ye "Neden babandan sonra şehit maaşı bağlamak istediklerinde kabul etmedin?" diye."Ah yavrum,kan parası.Babamı bana geri mi getirecek.Babam ve nicesi bu vatanı bize bırakabilmek için canını vermiş.Neyleyim parayı.Kabul etmedim bu yüzden "dedi.Ya birazda duygusallık akıyo bu ara benim paçamdan falan.Ben gözlerimden dökülen yaşlara engel olamadım.
Ali Kırca ve ekibini kutluyorum.Fatma Nineyi mutlu etmiş olduklarını düşündüğüm için.Onu bize tanıttıkları için.Bize güzel şeyler hatırlattıkları için.
O bir gözlü kutu gibi odada yaşamını sürdürdüğü ve şehit maaşını hakkettiği ve ihtiyacı olduğu halde almadığı için onu ellerinden ve yanaklarından öpüyorum.Senin gibi analar olduğu sürece bu vatan dimdik ayakta duracaktır Fatma Ninem.

6 Şubat 2008 Çarşamba

Deliriyorum

Neden beynimle kalbim ayrı telden çalıyorlar ki.Bir ben var sanki bende benden içeri.Bazen konuştuğumda beni dinleyen hangisi?Yada asi olan beni hiç dinlemeyen.!!
Yoruluyorum ama ben.Hangisini dinleyeceğim şaşırıyorum çoğu zaman.Hangisi doğru söylüyor bilemiyorum.Birisi kalk gidelim diyor mesela diğeri "otur çakarım haa" diyor.Birisi neşeli birisi hüzünlü.Bu hüzünlü olan kalbim olsa gerek.Şaşırtıyorlar beni zaman zaman.Bazen düşüncelerimi ifade ederken kalbim müdahale ediyor,"sus be Ginger sus.Bak kıracaksın insanları,inceteceksin"diyor.Bazen de sevgi sözcükleri söylerken "Sev sev de gör yine gününü "diyor.Bazen kavgalarına gülüyorum,bazen de gördükleri gerçekler ağlatıyor beni.Ama ikisi çok az fikir birliğine varıyor.Hep konuşuyorlar hep.Dır dır dır ömrümü yediler yani kısaca.Herkesde böyledir herhalde değil mi? Yoksa en kısa zamanda bir tımarhaneye kapatmam gerekecek kendimi.Bak şimdi de "Deli Deli Kulakları Küpeli"adlı şarkıyı söylüyor biri.Diğeri de "Saçmalama"diyor.
Tabi ki şaka bir yana.Henüz akli melekelerim yerinde Allah'a çok şükür.Ama içinizden birisi konuşmaz mı sizinlede.Siz bazen dinlemesenizde.Ona kulaklarınızı kapasanızda o hep konuşur.Doğru bildiğini söyler hep.Siz bazen o doğruları bilmek istemeseniz de...

1 Şubat 2008 Cuma

Buruk Mutluluk

Kardeşim terhis oldu nihayet.Yarın sabah yanımızda olacak çok şükür.:)Ama tadımı kaçıran bir şeyler var.Ülkedeki gerginlik benide gerdi sanırım.Neyse yazacak bir şey yok.Söyleyecek sözüm yok.Adım adım ilerlediğimiz yer umarım sırat köprüsü değildir:(
Hayat böyle işte hem mutlu hem hüzünlü olabiliyorsun aynı zamanda.