17 Temmuz 2008 Perşembe

Hayatta ne Yalan ne Gerçek

Bazen çocukluk dönemine geri dönmek istiyorum.Onlar kadar doğal,içten,karşılıksız sevgi veren bir canlı daha var mı?
Dün eve giderken içim kazınınca bir paket bisküvi aldım.Eve kadar dayanamıyacağım için açtım ve içinden bir tane yedim.İkinciyi elime aldığımda,mahalledeki dükkanların önünden geçiyordum.Amcamın kızının dükkanının önünden geçerken amcamın ,babamın orada oturduklarını gördüm ve yanlarına gittim.Bisküviden onlarada ikram ettim.Tam o sırada amcamın kızının çok bilmiş bıdırcığı marketten ekmek almış ,eve gidiyordu.Durdu,bize baktı ve "Ne yiyorsunuz?" diye sordu.Biz de ona uzattık böylelikle.Ekmeği eve bırakıp yanıma geldi ve bu sefer" Bitti mi bisküvi"diye sordu.Neyse bu benim çok hoşuma gitti.O kadar doğal ki onun için o soruyu sormak.Sonra kendimizi düşündüm.Kısacık hamileliğimde bile canım bir şey istediğinde utandım söylemeye.Halbuki ne kadar doğal bir olay.Küçüklüğümüzde gayet normal olan bir şey nasıl olurda büyüdüğümüzde ayıp haline gelir ki?
Bir kaç hafta evvel de bir arkadaşıma gidiyoruz eşimle.Elimizde borcamın içinde poğaça var.Sokakta oynayan ufaklıklardan biri yanımıza gelip"Nereye gidiyorsunuz?" diye sordu.Mahallenin muhtarı ya herşeyden haberi olacak.Arkadaşımıza dedik."Ne götürüyosunuz?"Poğaça dedik."Biliyo musun ben hiç poğaça yemedim"dedi.Biz eşimle koptuk.Açtık poşeti verdik eline.Annesi duysa kahrından ölür.Ama o kadar şekerdi ki.
Çocuklar her düşündüklerini özgürce söyleyebilen yegane varlıklar.Bazen bizde o kadar fütursuz olsak keşke diyorum.Makyajımı çok koyu yaptığımda "Öcü olmuşsun " diyen yeğenim,pembe ve şıkır şıkır giyindiğimde "cici bebi"diyerek beni seven komşumuzun kızı,beni gördüğünde önce şaşıran ve sonra boynuma sarılıp çok uzun zamandır görüşmüyormuşuz gibi bana uzunca sarılan arkadaşımın kızı hepsi o kadar tatlılar ki.İçlerinden ne geliyosa o.Oysa biz o kadar çok sıkıyoruz ki kendimizi yaşamda.Ne içimizden gelen sesi dinlemeye vakit ayırıyoruz,ne de istemediğimiz bir durum karşısında tepkimizi dile getiriyoruz.Yüzümüzde yalandan bir gülümseme takılıyoruz hayatta.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Verilmiş Sadakamız Varmış

Yatağımda mışıl mışıl uyurken hafif bir sallantıyla uyandım.Deprem oluyor geçer diye düşündüm.Deprem bölgesindeyiz malum.Sık sık sallanırız.Binamızada güveniyoruz.Deprem talimatlarına uygun olarak yapıldı biliyoruz.Ama bu seferki ne binanın sağlamlığı nede başka bir şeye güvenmenin önemi yok diye düşündürdü.Şimdi gülüyorum yaşadıklarıma ama o an.
Önce yavaş yavaş sallandık.Rutin her zamanki gibi diye düşündüm.Bir gözüm açık geçer şimdi dedim.Ama sonra resmen bir beşiği sert sert sallarsınız ya öyle bir oraya bir buraya sallandık sanki bizde.Tek yaptığım besmele çekmek ve galiba son dakikalarımı yaşıyorum diye düşünmek oldu.O anda ne kocan ne ailen hiç bir şey düşünemiyosun.Sanırım beynin durduğu nadir anlardan:)
Deprem durdu biz üstümüze ne geçirdiysek hop hemen aşağıya indik.Çünkü bilemiyorsun öncü mü ardçı mı!!!Mazallah.
Bir kaç kişiydik ama aşağıda.İnsanlar inmedi.Bizde zaten 1 saat kadar sonra eve döndük.Ertesi gün konuştuğumuzda bana "neden indiniz ki?" diye sordular.Ben önce şaşırdım.Sonra "ya öncü olsaydı,bilemiyoruz ki" dedim.Aman nolcak dediklerinde,ülkemde hiç bir şeyin bu boşvermişlikle düzelmeyeceğine karar verdim.
" Ya hanım abla,hadi şimdi ucuz kurtulduk.Ama bu bölge yıkıcı depremlere açık.Ben kalkmayıp,aşağıya inelim demesem ve yıkıcı bir deprem olsa ve ben yaşasam Allah korusun onlara bir şey olsa,sence ben diye bir şey olur mu?Yada o zaman da boşver bir şey olmaz diyebilir misin?"dedim.
Abla kem küm etti.Ama haklıyım.Bu deprem 6.4 tü ve sadece kısa sürdü.Bir kaç saniye daha sürseydi taş taş üstünde kalmazdı.

3 Temmuz 2008 Perşembe

3 AYLAR

Regaip Kandilinizi kutlarım.

1 Temmuz 2008 Salı

Bir Şey Söylemeye Mecalim Yok

Çocukluğumdan bu yana değişen pek bir şey yok.Yaz geldi mi orman yangınları başlar.Güzelim yeşilliklerimiz simsiyah bir kabusa dönüşür.Ormanla beraber yanan hayvanlardan bahsetmiyorum bile.Her orman yandığında bilirim ki yerine yenisinin yetiştiğini göremeyeceğim.Bilirim ki toprak 1 sene en az dinlenecek.Temizlenecek.Sonra ağaç dikilecek.Çam ağacı dikseler büyümesi uzun zaman alacak.O yüzden ben muhtemelen göremeyeceğim.
Bu cehaletin önüne geçilsin istiyorum.İnsanlar bilinçlensin istiyorum.Ama nafile.Belkide cehalet değildir sorunumuz.Orman arazisi olma vasfını yitirmiş ormanlık alanların turizme açılmasına izin veren hükümetimizin,buyrun ormanı yakın sonrada yaktığınız yere turizm tesisini dikin demesidir sorun.Kim bilir?
Tarım arazilerini,ormanlık alanları artık 49 yıllığına kiralayabilirsiniz.Hatta satın alabilirsiniz.Ağaçları kesip,turizm tesislerini dikebilirsiniz. Geleceğimizi,çocuklarımızın geleceğini feda edebilirsiniz.Çünkü paradır değil mi herşeyin çözümü.Ağaçlar,ormanlar tarih olmuş,birçok hayvanın nesli tükenmiş kimin umrunda.

Ülkemde gemisini yürüten kaptan nasıl olsa!!!!