29 Ocak 2008 Salı

Bürokrasi Mürokrasi

Bu devlet bu bürorasiden bir gün vazgeçer mi?Emin değilim.Bugün bir tanıdık Bağkur dan emekli olacak onun evrakları arasında bir tutarsızlık mevzu bahis.Onun için Bağkur'a gittim.Bağkur SSK ya yazı yazmış.Ama cevap gelmemiş.Elimizde 1988 yılında gelen bir yazı var.Ama yenisi lazım.Neyse SSK ya gittim.Orda da dosya yok."Dosya nerede?" diyorum.Cevap "Ankara'da".11/2007 de SSK Ankara'ya yazı yazıp dosyayı istemiş ama cevap gelmemiş.Neyse yazı tarih ve sayısı ile ofise geliyorum.Ankara'yı arıyorum.Evrağı bulamıyorlar.Sonunda" SSK dan bize gelmemiş "deyip başlarından atıyorlar.Sonra tekrar SSK .Onlarda "hayır gitmiş bakın evrağı faxs geçelim" diyorlar.Ama telefon trafiği nasıl anlatamam.Belki 10 kere sadece Ankara'yı aradım.Her aradığım başka bir numara veriyor falan filan.Neyse mesai saati bitiyor arkadaşların.Gerisi yarın.Ankara aranacak gerekirse evrak faxslanacak.Evrak bulunacak.Dosya SSK'ya gönderilecek.2009 a kadar gelir mi acaba diye düşünüyorum.Ya ticaret yapmak zor,emekli olmak daha da zor.Sinan Çetin bir programda "Ticaret yapanları kahraman adlediyorum.Bu kadar bürokrasiden geçipte ticaret hayatına devam edebildikleri için" demişti.Aynen katılıyorum. Allah'tan aradığım konuştuğum herkes bana yardımcı olmaya çalışıyoda işler kolaylaşıyo. Bide yardım etmeseler işin içinden çıkamam herhalde.Ama SSK daki memur Bağkur dakine kızıyor,Ankara'daki SSK dakine kızıyor.Böyle zincirleme birbirlerine kızarak hayata devam ediyorlar.Ama birbirleriyle hiç konuşmuyorlar.Anlayamıyorum.
Neyse umarım çözebilirim ve işin içinden çıkabilirim.Umarım dosyayı fareler yememiştir:)

28 Ocak 2008 Pazartesi

YORUMSUZ

Ne Ararsin Tanri Ile Aramda


Ne ararsin Tanri ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsin?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Basi açiga neden türban sorarsin?

Raki, sarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zarari, içerim
Ikimiz de gelsek kildan köprüye
Ben dürüstsem sarhosken de geçerim.

Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatip kalkip Atatürk'e dua et...
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soguyacak bu millet.

Isgaldeki hali sakin unutma
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çikardin amma
Baban kimdi bilemezdin serefsiz.

Neyzen Tevfik

YORUMSUZ

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN BURSA NUTKU


Türk Genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Rejimi ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları zayıf düşürecek en küçük veye en büyük kıpırtı ve bir hareket duydu mu ‘bu memleketin polisi vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır’ demeyecektir.

Hemen müdahale edecektir.Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.
Polis gelecektir, asıl suçluları bırakıp,suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, ‘polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu mahkum edecektir.
Yine düşünecek: ‘Demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!’
Onu hapse atacaklar.
Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber, bana, İsmet Paşa’ya,Meclis’e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki, ‘ ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım.Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve etkenleri düzeltmek de benim vazifemdir!’.

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği.



M.Kemal Atatürk
Bursa, Şubat 1933

25 Ocak 2008 Cuma

Ah Şu Karneler

Bir önceki yazımda liseden bahsetmişken,bugün bütün öğrenciler karne alacak sanırsam.
OOo bugün akşam karnesi iyi olanlar yaşadı da karnesi kötü olanlar( boşverin ikinci yarı düzeltirsiniz)depresyon durumunda olacaklardır.Aman ha sakın karnem kötü diye evden kaçmaya,kendinize bir şeyler yapmaya kalkmayın.Gebertirim:)
Bu arada tüm öğretmenlere ve öğrencilere iyi tatiller diliyorum.
İyi dinlenin aslanlarım.Bu ülkenin adam gibi adamlara,siyasetçilere yani iyi bir geleceğe ihtiyacı var.O sebepten iyi dinlenin ki zihniniz tazelensin.



Eğer bir dış etken sizi üzerse,duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil,sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur.Bu değeri her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.
Marcus Aurelius

24 Ocak 2008 Perşembe

Bendeniz Lisedeyden

Dün bin kere gittiğim Çarşı'ya 1001 inci gidişimde aklıma Lise günlerim geldi.Nasıl ve neden bilmiyorum.Ama havanın hafif rüzgarlı olması,denizdeki dalga falan filan beni o günlere götürdü.Dolmuşla giderken sanki öğlen yemeğinden sonra okula dönüyormuşum gibi hissettim.Güzel günlerdi o günler.
Her gördüğümüzü iyi insan diye tanımlardık o günlerde.Aslında ne olduğuda pek önemli değildi galiba.Eli ayağı düzgünse,konuşmayı biliyosa iyi insandı o bizim için.Ne iş yaptığının,nereli olduğunun,ailesinin kim olduğunun,parası olup olmadığının bizim için önemi yoktu.Ne safmışız.Ama öyle oluşu güzeldi galiba.
Bir kaç ay evvel Liseden tanıdığım ,güzel bulduğum ve imrenerek baktığım bir kızla karşılaştık.Ben onu tanıdım,o da beni üstelik ismimle hatırladı.Halbuki Lisede çok farkedilebilir bir kız olmadığımı düşünürdüm.Şaşırdım.Belkide o yaşlarda insan kendini pek beğenemiyordur.Bu sebepten öyle düşünmüşümdür.
Lisede TM öğrencisiydim.Sınıfımızda 19 kişi vardı.Bir kaç kişi hariç iyi görüşürdük.Hala görüşüyoruz o ayrı.Ama o zamanlar bir yere gidilecekse hep beraber gidilirdi.Bara mı 15 kişi,yemeğe mi 15 kişi öyle kalabalıktık yani.Sonra üniversite hop herkes ayrı yerlere.Sonra yaz tatillerinde görüştük.Taki hepimiz evlenene kadar.Hala görüşüyoruz ama daha bir mesafeli.Ama hala onlardan birini gördüğümde yüzüme engel olamadığım bir sırıtma gelip yerleşiyor.Çok eğlenmiştik hep beraber çoook.Çok komik ve eğlenceli anılarımız var.Nasıl unuturum ben onları.
Hatta birkeresinde ölümden dönmüştük.Temmuzun ortasında tekne turuna çıkmıştık.Ve fırtına kopmuştu.Biz denizin ortasında ,tekne alabora olmak üzere, çığlıklar, ağlamalar... Biz zar zor sahile vardığımızda sahildeki tüm insanlar ellerinde battaniyelerle bizi bekliyordu. Gerçekten ucuz atlatmıştık.Şaka gibi.

23 Ocak 2008 Çarşamba

Adam Olmaz Benden Hiç Bekleme

Yok kardeş adam olmaz benden.Az önce adamla gittim denetmenin kapısına ,denetmen başka güne erteledi,yoğunmuş bu aralar.Gene kemale eremedi bizim iş anlayacağınız.
Neyse bekleyelim bakalım.
Adama gene bir şey diyemedim.Acıdım daha doğrusu haline.O bana acımasada.Ben böyleyim malesef.Düşene bir tekmede ben vuramam.Ama bana vururlar bazen o ayrı. Yaradılışımda bir nane mollalık var.
Bayan Kibarcık dedim ya:(

Yapacak Bir Şey Yokkkk

Ya bu adamlar enventer denetimi için imza atmaya gelmediler.Gene iş bugüne kaldı.Hala ortada yoklar.Ben mi çok anlayışlı davranıyorum acaba bunlara?Napıyım şöyle hayt huyt konuşamıyorum ben.Bayan kibarcık:( Şöyle boz bir ağzını adamlar neye uğradıklarını şaşırsınlar diyorum ama ağzım mühürlü sanki.Kendi işleri kendi şirketleri yapcak bir şey yok.
Nedense gücüm bir sevdiklerime yetiyor.Onlarada anca surat asabiliyorum.Yada ses tonum sert çıkıyor.Benim kızgınlık,kavga konusunda pek bir becerim yok galiba.Gerçi bir kere adamın biri bana çarptığında ve beni yabancı sandığında, arkamdan "Önüne baksana hayvan" demişti ve kaybetmişti.Sakin kendi halinde bir kız olan ve yeğeni ile yolda yürüyen ben zıvanadan çıkıp,adamın üstüne yürümüştüm.Hem de çığlık çığlığa.Neyse yeğenim beni tuttuda uzaklaştım oradan.Ama yeğenim hala söyler "Valla senden korkulur" diye.Ama bu olaydan sonra adam beni her gördüğünde bir itibar bir itibar bende."Buyur abla"diye ayağa kalkmalar,her gördüğü yerde selam vermeler falan.Ayy dövsem napcaktı çok merak etmiştim o zaman.Kısadan hisse benim de bir kırılma noktam var sanırım.Bekleyelim bakalım:)

22 Ocak 2008 Salı

Her İşin Başı Sağlık MIŞ

Sağlıklı ve de sıhhatliyim dersem yalan olur .Daha tam atamadım üstümden şu grip illetini.Gözlerimin altı bile mor yani hala.Bir de sersem gibiyim..Başımın hafif dönmeside bu yüzden olsa gerek. Bugün de devam ederse doktora gitmem gerekecek.
Neyse işler birikti malum. Perşembe,Cuma aslanlar gibi olmasada yattı bu ablanız.Çalışma zamanı.Hem bugün sabah aradılar envanter denetimim bugünmüş. Hayırlısıyla bakalım artık.

19 Ocak 2008 Cumartesi

Dikkat dikkat

Grip salgını vücudumu ele geçirdi.Çarşamba akşamından beri 39,6 derece ateş ile yatıyorum.İlaçlardan evim revir gibi kokmakta.Kemiklerim dayak yemişim gibi ağrıyor.Kendime gelemedim hala.En kısa zamanda sağlıklı bir şekilde sizlerle olmak üzere.Kendinize dikkat edin.

15 Ocak 2008 Salı

Çiğ mi?

-Pişmeyene ne denirdi?
-Çiğ Mi?
-Hı Hı

Bazılarımız ne kadar şanslı doğuyor! Ne mutlu onlara.Şartlar herkes için farklı şekilleniyor hayatta.Ben de şanslıyım kendime göre.Ama hayatta nerde ve ne konumda kendimi görmek istediğimi bilemiyorum çoğu zaman.Her şeyi bırakıp İzmir'den yaşadığım kıyı kasabasına geldiğimde bir takım korkularım oldu elbet.Kolay olmadı şehir hayatından,kariyerimden kopmak.Ama hayatta yaşamamızın amacı sağlıklı,mutlu ve huzurlu olmak değil miydi?Yoksa çok çalışmak çok para kazanmak,herkesin imrenerek baktığı bir noktada mı olmaktı? Ben yanlış mı yorumluyorum hayatı?Ben insanların emekli olduktan sonra (benim bile önce böyle düşündüğüm)yapmayı planladığı şeyi yaptığımı sanıyorum.Ama bazen küçük bir yerde yaşamanın zorlukları olmuyor değil.Ama aşılıyor hepsi ,kulaklarını tıkamayı öğreniyorsun.İşler bazen istediğimiz gibi gitmiyor ama yine de dimdik ayakta durmak gerektiğini biliyoruz.Biliyoruz ki güneş her sabah yeniden doğuyor.Aynı yaşam gibi...Tüm zorluklarına rağmen yaşamın,ayakta dimdik durmak şart.Aynen şarkı da söylediği gibi " Başın öne eğilmesin ,aldırma gönül aldırma".
Bunları yazdım çünkü geçen günlerde sevdiğim bir insan bana burada yaşamamla alakalı abuk sabuk bir şeyler söyledi.Kırıldım.Ama ben onu kırmak istemediğim için hiç bir şey söylemedim.Çünkü sözler ne kadar kırıcıdır bilirim.Onu seviyorum.O sebeple ağzımı açmayacağım.(Kendileri İzmir'de yaşıyor)İnsanların kendi problemleri yüzünden karşısındaki insanı aşağılamaya hakkı olmadığını düşünüyorum.Özellikle de bunun bizim kendi seçimimiz olduğu düşünülürse...
Neyse bilmiyoruz ki yarın bugünden daha mı güzel? O sebepten boşverelim ve yaşamın her anından tad almaya bakalım:)

11 Ocak 2008 Cuma

MÜZİK EVRENSELDİR

Enteresan değil mi? Farkı zevklerimiz olsada farklı şeylerden hoşlansakta çoğumuz aynı müziği dinlemekten zevk alıyoruz.Ya da dinlediğimiz bir tınının hepimizde bıraktığı etki az çok aynı oluyor.Önce ezgisini beğeniyoruz,sonra sözleri aklımızda kalıyor bir bir.Ah helede içinde bulunduğunuz durumla alakalı bir söz varsa ezgide değmeyin keyfimize.Ayrılanlar ayrılık şarkılarında hüngür hüngür ağlarken, kocasına ,erkek arkadaşına kızanlar '' Gezeceğim ,göreceğim görürsün sana neler edeceğim'' tarzında şarkılarla coşar ,belkide içlerindeki zehri bir nebze bağıra bağıra şarkı söylerken atarlar.Mutlu olduğumuzda hadi eller havaya tarzı şarkılarla kendimizden geçer,efkarlandıysak bir kadeh rakı eşliğinde alaturka şarkıları meze yaparız kendimize.Her duruma uygunda şarkı var.Ayrıca herkesin de bir şarkısı var.
Çift olan kimle konuşsanız mutlaka bir şarkıları var.Ya ilk tanıştıkları anda çalan şarkı,ya ilk dansettikleri şarkı.Olmayanı ayıplarlar yani.Çiftsen bir şarkında olmalı.Yoksa ''Nası yaniii!!! Şimdi sizin bir şarkınız yok mu???'' Aşkı anlatan her şarkı bizim güzelim daha ne olsun:)
Zamane çocuklarıda sürekli müzik dinliyor ve de Kral TV izliyorlar efendim.Benim 4 yaşındaki yeğenimin bir elinde gitar diğer tarafta trampet bir gitarla eşlik ediyor şarkılara bir trampetle.Dans figürlerinde ise Avrupa yakasındaki Gaffur halt etsin yani.Güngörmemiş dans figürleri var canavarın.Ama onunda ruhuna hitap eden müzik tarzı biraz enteresan.Canavar sürekli olarak " Allah Balanı Versin" gibi anlamsız bir şarkının sözlerini söylüyor.Ve vazgeçmiyor.Bir diğer yeğenimde "Tombul tombul memeler kavuşmuyor düğmeler " şarkısının sözlerini mırıldanıyor.Ve bu canavarlar sadece 4 yaşında henüz.Sapık ruhlu yeni bir tür nesil yetiştiriyoruz galiba.Allah annelere babalara kolaylık versin.
Yazımıda çok anlamlı bulduğum,(bu kadar anlamlı bulmam sebebiyle arkadaşlarım doğumgünü pastamı bile bu şarkı eşliğinde getirdiler.O kadar yani:))bir şarkının sözleri ile noktalamak istiyorum.

Hoşgeldiiiiin yüreğime yaarr gönlümeee
Hoşgeldin yar yüreğime
Boşver be elalem ne derse desin
Hadi hadi hadi hadi
Hadiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii

Dünya dünya yalan dünya dünya dünya
Haydi lililililililililli yar

Haydi lililililililililli yar

Haydi lililililililililli yar

Haydi lililililililililli yar

Üzüldüm sayende içim huzurla doldu
Kaderimde yazan aşk sonunda beni buldu

9 Ocak 2008 Çarşamba

Ordan Burdan,Sağdan Soldan ohhhh :)

Baktım şirketin sahibi işle ilgilenmiyor,baktım ben sadece kendimi yiyip bitiriyorum,baktım yüzüm sivilcelerle dolup taştı,baktım oturamıyorum, yiyemiyorum,uyuyamıyorum ama baktım karşılığını da alamıyorum. Müşterimin telefonları kapalı,ulaşamıyorum.Haber bırakıyorum bana geri dönmüyor. Elemanlarına yaptırdım stok sayımı geçtim faturanın başına ,reeliden fazla olan stokları kontrol ettim olanları çıktım.Oh be kardeşim ne yanii.Öleyim mi?Ödesin Kdv mi ödeyecek Kurumlar Vergisi mi?Bana ne ya. 2 kilo kaybettim stresten.Adamın derdi beni gerdi.Ya yarına çıkacağımı biliyor muyum? E o zaman niye sıkıyorum ki kendimi? Dimi ama ya.
Neyse tam neşem yerine gelmese de içim içimi hala kemirsede kendime sürekli bunları söyleyerek telkin etmeye çalışıyorum.Yarın ne yaşayacağımı bilmeden bugünümü neden zehir ediyorum ki.Tabi işin getirdiği sorumluluk da var.Ama mümkün olduğunca az stressss bundan sonra.(Gel de inan ma bu söylediğime:)) Akşam bir kadeh şarap içiyorum çok strese girdiğimde,yemek yaparken özellikle.Sonra bakıyorum şarkılar mırıldanıyorum farkında olmadan.Budur işte diyorum hayat,işive stresini eve taşıma. Bırak kanatlanıp uçup gitsin aklından,yüreğinden bir süreliğine en azından.Neyse olacağım olacağım.Yolun daha çok başındayım.Emekliliğe daha çok var o zamana kadar olurum ben.
Hayatı seviyorum yine de.Birileri ağlarken birileri gülsede,birileri ölürken birileri doğsada ,cenaze evi ile düğün evi yanyana olsada bu tezatlığı seviyorum.Burukta olsa gülümsetebiliyorsa hayat seni gerisi boş ben iyi biliyorum.Her şey ,ölen de kalan da geride kalıyor.Aslolan yaşam ve yaşadıkların.Bir avuç yaşam elinde kalan.Uzun ve ya kısa.Tatlı ve ya acı.Olsun tatlıyıda seviyorum acıyıda diyeceksin ve oturacaksın oturduğun yerde.

5 Ocak 2008 Cumartesi

YOOOOK

Dışarda hava güzel ama soğuk.Önümde bir sürü iş var ama yapasım yok.Kocamı özledim çok ama o da yok.(Antalya'da yıl sonu toplantısında kendileri)Aslında yatasım da yok.Yemek yapasım da yok.İşlerin nasıl biteceği hakkında hiçbir fikrim yok.Yarın da çalışacağım bu gidişle fikrine inanasım yok.Ama ceza yiyesim de yok.ÖFFFFFFFFFFFFFF işler bitinceye kadar moralim bozuk,keyfim kaçık.

2 Ocak 2008 Çarşamba

2007 2008 e güzel bir pas verdi ve GOLLL oldu

Bir yıl daha geçti ve gitti.Ne kadar evde olmayı yayılmayı sevsemde bir kaç senedir kurtlu kocam sayesinde dışarılarda geçiriyoruz yılbaşını. Yiyoruz ,içiyoruz,oynuyoruz,kuduruyoruz kısaca.Sonra ertesi gün hafif bir sersemlik,bazen baş ağrısı.Neyimizeyse.Sanki normaldede bunları yapamıyoruz gibi.
Ama genede bu yılbaşı iyi geçti.Ben biraz keyifsizdim sadece.31/12/2007 de bir şirketimin envanter denetimine gireceğini öğrendim.E sıkıldım tabii.2007 den girecek çünkü.Şimdi stok sayımları,evrak kontrolleri falan filan bir sürü sıkıntılı ve uzun zaman alacak olan iş.Ve sadece 6 günüm var.Nasıl süper değil mi?Bu arada rutin işlerim dışında ,bir açılış işlemim bir de kapanış işlemim var.
Hani 2008 oğlak burçları için şanslı bir dönem olacaktı.Yalancılaaarrrrr.
Hayat güzel,dünya güzel,kuşlar böcekler,kelebekler,şahane hayatım var bu ara.
Aynen Biyo 'nun dediği gibi galiba.Ben 2008'e giremedim.Bu sene farlı bir durum söz konusu:)

Ama yinede herkesin yeni yılını kutlar,tüm güzellikler sizlerle ve tabiki benimle de olsun dilerim.