4 Mart 2008 Salı

BENİM BAŞKA MEMLEKETİM YOK


Başka Türkiye yok.Ama malesef hükümet bunu umursamıyor.Bırakın tüm tartışmaları ülkemizi kazacaklar deşecekler ,tüm atıklarını bırakacaklar.Verimli topraklarımızda belki bir daha tek bir ot bile bitmeyecek.Gelecek nesiller belki hiç dalından domates yiyemeyecek.Doğal güzelliklerimizi göremeyecek.Ne olur buna hep birlikte dur diyelim.
Ulusal maden yasalarındaki bazı tipik ilke ve uygulamalar
Madencilik yapılamayacak yer ve koşulların belirtilmesi: Ulusal yasaların hemen her birinde madencilik yapılamayacak olan bazı ortamlar sıralanmaktadır. Buralarda ya hiç işletme yapılamamakta ya da özel izinler alınması gerekmektedir.

Brunei yasasına göre kutsal yerlerde, demiryolu, kanal, vb yapıların 30 m yakınında madencilik yapılamaz; madencilik yapılırken çalı temizlenebilir ama ağaç kesilemez.

Kamboçya yasasına göre ulusal, kültürel ve artistik miras alanlarında madencilik yapılamaz.

Endonezya yasasına göre, savunma tesisleri çevresinde; maden ruhsatı verilmeyen yerlerde; mezarlıklar ve kutsal yerlerde; karayolu demiryolu su kanalları elektrik hatları vb kamu tesislerinde; ayrıca izin alınmadıkça varolan yapılar, konutlar ve fabrika sahalarında madencilik yapılamaz.

Çin Halk Cumhuriyeti yasasına göre, yetkili makamlardan özel izin alınmadıkça limanlar, havaalanları ve savunma tesislerinde; önemli endüstri bölgelerine, büyük su yapılarına ve kentlerin büyük belediye yapılarına belli bir uzaklıktan yakında; demiryolu ve önemli karayollarına belli bir yakınlıkta; önemli ırmak ve seddelere belli bir uzaklıkta; doğal koruma alanlarında, önemli doğal manzara yerlerinde, önemli tarihsel taşınmazlarda ve devlet koruması altındaki tarihi ve doğal güzellik alanlarında; devletin yasakladığı başka yerlerde madencilik yapılamaz.

Madenlerin kamu mülkiyetinde olmadığı ABD‘nde bile, Humpries and Vincent (2001), ABD‘nde kamu arazilerini çok düşük bedellerle madenciliğe açan 1872 yasası ile verilen izinleri düzenleyen BLM (Arazi Kullanımı Bürosu) tarafından yapılan bir değerlendirmeye göre, BLM‘nin sorumlu olduğu 700 milyon dönümlük alanda madencilik yapılırken bunun 165 milyon dönümlük bölümünün ulusal parklar, yaban yaşamı koruma alanları, vb nedenlerle madenciliğe kapatılmış; ayrıca 182 milyon dönümlük kesiminde de BLM temsilcisinin kabul etmediği planlara göre madencilik yapılamayacağı kararı verilmiş olduğunu not etmektedir.

Japonya‘da Çevre Eşgüdüm Kurulu, bir sahada kamu yararı açısından ya da tarım, ormancılık, ya da başka bir endüstri açısından madencilik yapılamayacağına karar vermişse burası her türlü ya da belli bir tür madenciliğe kapatılır. Japon yasası öteki ülke yasalarındakilere ek olarak bataklıklar, göller, barajlar, parklar, hastane ve okullar, vb yerleri de madencilik yapılamayacak alanlara katmış.

Kore yasasına göre işletmeci, Kent Planlaması Yasası, Erozyon Denetimi Yasası, Ormancılık Yasası, Kamu Su Yüzeyi Denetimi Yasası, Akarsu Yasası, Doğal Parklar Yasası, Tarımsal Alanlar Kullanma ve Koruma Yasası, Özel Karayolu Yasası, Askeri Tesisler Koruma Yasası ile ilgili makamların iznini almak zorundadır. Kore yasasındaki kısıtlamalar da Japonya yasasının benzeridir.

Laos yasası, korunan ormanlar, kültürel sahalar, ulusal savunmayla ilişkili sahalar, vb yerlerde madenciliği yasaklamaktadır.

Filipinler yasasına göre askeri alanlarda; özel izin alınmadıkça mezarlıklar, kamu ve özel yapılar, arkeolojik ve tarihsel sitler, köprü karayolu demiryolları, barajlar ve öteki altyapı projeleri, plantasyon ve değerli tarım ürünü üretim alanlarında; eski yaşlı ormanlarda; ulusal parklarda; bölgesel ya da belde korularında, parklar ve yeşil kuşaklarında; kuş cennetlerinde madencilik yapılamamaktadır.

Bunların dışında, son yıllarda daha kesin yasaklamalar ortaya çıkmaya başladı : ABD‘nde önce Montana ve daha sonra Wisconsin eyaletlerinde siyanür liçi ile madencilik yasaklandı; benzer bir yasaklama Slovakya‘da getirildi; bu yıl Kosta Rika turizm ve orman gelirlerini koruyabilmek için topraklarını açık maden işletmelerine kapadı.

Çevresel ve Toplumsal Etki Değerlendirmesi (ÇED) istenmesi: Yeni yasaların nerede ise hepsinde ÇED yapılması ve onay alınması zorunluluğu var. En yeni değişikliklerde artık bunun toplumsal etki değerlendirmesini de kapsayacak şekilde ÇTED biçiminde hazırlanması isteniyor. Çoğu yasada bu, arama başlarken yapılıyor.

Filipinlerde ise arama sonrasında ÇED hazırlanması zorunluluğu var.

Hindistan‘da 1986 Çevre Koruma Yasası uyarınca ÇED hazırlanıp Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın onayının alınması gerekli. Çalışma sırasında da her 6 ayda bir gelişme raporu verilmesi isteniyor.

Papua Yeni Gine ve Endonezya‘da son yıllarda daha fazla yabancı sermaye çekebilmek için çevre koruma standartlarının gevşetildiği bildiriliyor.

Güney Amerika ülkeleri bu konudaki gelişmelerde başı çeker durumdalar.

Dundee Üniversitesi‘nden Elizabeth Bastida üç Güney Amerika ülkesinde madencilik alanında uygulanan sürdürülebilir kalkınma ilkelerini kıyaslayarak incelediği yayınında Şili‘de merkezi bir çevre yasasının bulunduğunu ve bunun madenciliğe de uygulandığını; Arjantin‘de sektörel bir yaklaşımın seçildiğini; Peru‘da ise 1990‘a kadar merkezi bir çevre yasası uygulanırken, daha sonra madenciliğe özgü çevre kurallarının uygulanmasına geçildiğini ortaya koyuyor. Uygulamalar, Şili‘de bakanlıklar arası bir komisyon; Arjantin‘de yerine göre madencilik ya da çevre bakanlığı yetkilileri; Peru‘da ise Maden Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Sistemin yönlendirilmesinde ÇED(çevresel etki değerlendirmesi) ya da TÇED(toplumsal ve çevresel etki değerlendirmesi) araçlarından yararlanıyor. Şili‘de yalnız arama değil, prospeksiyon aşaması için bile, elbette madencilik işlemlerinde de yalnızca ÇED değil, TÇED de yapılması zorunlu. Arjantin‘de de ağır makine kullanılan ve kazı yapılan prospeksiyon çalışmalarında ve her türlü aramada (elbette madencilikte de) ÇED yapılması gerekiyor. Peru‘da aramada ÇED gerekiyor. Şili‘de istenmese de Peru ve Arjantin‘de kapanış planlarının önceden hazırlanması ve bunun için ayrı ÇED hazırlanması isteniyor.

Bilgilerin halka açıklanması: Yukarıda anılan üç Güney Amerika ülkesinde de halkın katılımı ve temel bilgilere ulaşılabilmesini sağlayan kurallar bulunuyor.

Bir başka örnek olarak Kamboçya yasası da ruhsatlar ile ilgili bilgilerin ruhsat dönemi sonuna kadar saklı kalması kaydıyla, çevresel ve toplumsal konulardaki bilgilerin halka açıklanabileceğini kabul etmektedir.
Kapanışa ilişkin kurallar ve güvence istenmesi : Yasaların çoğunda kapanış sırasında uygulanacak planın da baştan hazırlanması isteniyor. Bunun için bir güvence verilmesi de giderek daha sık istenir oldu.

Bir örnek olarak, Filipinler yasası kapanışta çevrenin teknik ve biyolojik olarak yeniden düzenlenmesine yönelik bir program verilmesi ve buna uygun bir güvence fonu sağlanması isteniyor.
Farklı davranan ülkeler: Bu döküm gözden geçirildiğinde ülkeler arasında dikkat çekici farklılıklar olduğu dikkat çekiyor. Bazı ülkeler öncelikle kendi yurttaşlarına işletme hakkı verirken; pek çoğu, sorumluluklarını yerine getirmeyen işletmecinin ruhsatını iptal edebilirken; çoğu ülkede, ulusal parklar, tarihsel sitler, değerli ormanlar, barajlar, yollar, tarım arazileri ya da başka özel yerlerde madencilik yapılamamakta ya da ancak özel izinlerle yapılabilmekte iken; bazı ülkeler, yasalarında maden yataklarının ısraf ve ziyan edilmeden ussal kullanılmasını sağlayacak önlemler koymuş iken; bazı ülkeler, bazı maden türleri ya da bazı maden sahalarını korumaya alırken; bazı ülkeler, bazı madenlerin dış alım ya da satışına kısıtlamalar koyup ülke endüstrisini korumaya çalışırken; bazı ülkeler, kendi başına el emeği ile madencilik yapan yurttaşlarını koruyacak hükümleri yasalarına koyarken; bazı ülkeler, yalnızca çevre korumaya, araştırma geliştirmeye özendirme önlemleri uygularken; bazı ülkeler maden işletmelerini özel sözleşmelerle devrederken; bazıları, işletmelerin dışında arama aşamasında, giderek prospeksiyon aşamasında bile ÇED, bazıları da TÇED hazırlanmasını isterken; bazı ülkeler, önemli bilgileri halka açarken; bazıları, kapanış aşamasında yapılacak düzenlemelerin planının önceden hazırlanması ve bunun karşılığında güvenceler yatırılmasını zorunlu kılarken; bazı ülkeler, işçi sağlığını kollayan kuralları yasalarına koyarken; bazıları, madenciliğin kamu gelir kaynaklarını arttırıcı biçimde uygulanmasına yönelik vergi düzenlemeleri yaparken, bazıları da bunları ya boşlayan ya da tam tersine yönelen uygulamalar getiriyor. Bu farklılıkların altında, küresel kapitalizmin pazarı ya da hammadde deposu olmak zorunda olmak ya da ulusal çıkarların korunmasına ağırlık verilmesi yatıyor.

Küresel kapitalizmin henüz dünyanın bütününü teslim alamadığı anlaşılıyor.

BU YAZI http://www.sol.org.tr/index.php?yazino=27036 ADRESİNDEN ALINMIŞTIR.

Bizde mi? 5177 Sayılı Maden Kanunu okuyarak öğrenebilirsiniz.Ama tek bir madde yazmak istiyorum buraya.
Madencilik faaliyetlerinde izinler

Madde 7- Orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri, alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askerî yasak bölgeler ve imar alanları ile mücavir alanlarda madencilik faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesi, gayri sıhhî müesseseler ile ilgili hususlar dahil hangi esaslara göre yürütüleceği ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

İlgili bakanlıkların mevzuatı gereği yapacakları inceleme ve denetimlerde; ruhsat alanlarında bu yönetmelik esaslarına uygun çalışılmadığının tespiti halinde, mevzuat çerçevesinde yapılacak işlemler Genel Müdürlüğe bildirilir. Çevre ve insan sağlığına zarar verdiği tespit edilen madencilik faaliyetleri gerekli önlemler alınıncaya kadar durdurulur.

Çevresel etki değerlendirmesi işlemleri Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, diğer izinlere ilişkin işlemler de ilgili bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca çevresel etki değerlendirmesi sürecinde en geç üç ay içinde bitirilir. Bakanlık ve diğer bakanlıkların mevzuatının gerektirdiği maddî yükümlülükler ruhsat sahibi tarafından karşılanır.

İmar alanları içinde kalan madencilik faaliyetleri, ilgili yerel merciden izin alınarak yapılır. Ruhsat alındıktan sonra imar alanları içine alınan maden sahalarına bu hüküm uygulanmaz.

Kamu hizmeti veya umumun yararına ayrılmış yerlere ve bu tür tesislere 60 metre mesafe dahilinde madencilik faaliyetleri Bakanlığın, binalara 60 metre, özel mülkiyete konu araziye 20 metre mesafe dahilinde ise mülk sahibinin iznine bağlıdır. Bu mesafeler, ihtiyaç halinde madencilik faaliyetlerinin boyutu, emniyet tedbirleri ve arazinin yapısı dikkate alınarak Bakanlıkça artırılabilir. Mesafeler yatay olarak hesaplanır.

Maden arama faaliyetleri, bu Kanunda sayılanlar dışında herhangi bir izne tâbi değildir. İşletme faaliyetleri ise, bu Kanuna göre Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliğe göre yürütülür.

Maden işletme faaliyeti ile Devlet ve il yolları, havaalanı, liman ve baraj gibi kamu yatırımlarının birbirlerini engellemesi, kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamalarından dolayı maden işletme faaliyetinin yapılamaz hale gelmesi, kamu ve özel yatırım için başka alternatif alanların bulunamaması durumunda, madencilik faaliyeti ve yatırımla ilgili karar, Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında oluşturulacak bir kurul tarafından verilir.

Kurulun teşkili, çalışma usulü, karar alma şekli ve diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Kamu yatırımları nedeniyle kurul kararı ile faaliyeti kısıtlanan maden işletmecisinin yatırım giderleri lehine karar verilen tarafça tazmin edilir.

Madencilik faaliyetleri ve/veya bu faaliyetlere bağlı tesisler için verilmiş izinler, ruhsat hukuku devam ettiği sürece geçerlidir.

Bu madde hükümlerine aykırı faaliyette bulunulduğunun tespiti halinde, ruhsat teminatı irad kaydedilerek bu alandaki faaliyet durdurulur. Beş yıl içinde üç kez bu maddenin ihlâli halinde teminatın tamamı irad kaydedilerek ruhsat iptal edilir.

Maden hakkının verilmeyeceği durumlar:

Madde 8 – (5177 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırıldı.)

Hiç yorum yok: