1 Aralık 2008 Pazartesi

ÇEMBER

Ne garip yazacak o kadar çok şey var ki hayatımdan kesitlerde.Ama ne yazacak zaman bulabiliyorum ne de hevesim var yazmaya.Yaşamımda olağanüstü güzellikte şeyler oluyor yazmak istiyorum.Ama bunu istedikçe beni bir şeyler daha da derin bir bataklığa çekiyor.Gerçekten vadettiği günler gelecek mi HAKKIN? Ya da her fırtınadan sonra güneş yeniden doğar mı? Gece gündüze döner mi?Bu düşünceler içersinde düğüm oldum.Çözülemiyorum.Çözülemeyincede çözemiyorum sorunları:(

Allah'tan ümid kesilmez diyorum.

Ve nedense aklıma hep Yeni Türkü'ye ait bu şarkı sözleri geliyor;

Ya dışındasındır çemberin
ya da içinde yer alacaksın..
Kendin içindeyken,kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle içip kederlenip
Mutsuz olacaksın..
Meyhane masalarında kahrolacaksın..

Şiirlerle şarkılarla kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
ya da içinde yer alacaksın..

17 Ekim 2008 Cuma

Komik :)

Çok güldüm.İlahi goca Molalı:)Bakın bir arkadaş yurt dışına gidince ne yazmış msn sine"cavır içindeyin,tüpsel çekimaz borda arımag bene" Yani "Yurtdışındayım,türk--cell çekmiyor burda, beni aramayın"

16 Ekim 2008 Perşembe

Aynı nakarat hep aynı aynı...

Hiç mi acımadınız şehit olan gencecik Mehmetçiklere?O acı sizin evinize düşse suçlu aramak istemeyecek miydiniz?İhmal yok mu gerçekten?Bu ülke nereye gidiyor?Bu kriz bizi nasıl etkiler acaba?İşlerim nasıl düzelecek?Bu borçlar nasıl ödenecek?Kışta kapıda.Dolar yükseliyor,borsalar alt üst.Akşama ne pişirsem?İşler yetişir mi?Bu kanun maddeleride her gün değişiyor.Emeklilik yaşı da her geçen gün artıyor dolara mı endekslediler ne?Süper Loto 9 trilyonu aştı.Bana çıkar mı acaba?Oynasam mı?Yok bu ülke kurtulmaz.Yok kurtulur.İnsanlarımız duyarsızlaşmış.Düzelir.İkiyüzlü bencil insanlar ortalıkta.Çekilirler.Kime güveneceğiz?İnşallah güvenebileceğimiz birileri çıkar.

Yukarıdaki gibi o kadar çok soru geçiyor ki bu ara beynimden yazmaya vakit kalmıyor.İçimden de gelmiyor açıkcası.İşlerimin yoğunluğu ,ülke gündeminin yoğunluğu beni yazmaktan alıkoyuyor.Neden se bunları yazarken aklıma Nazan Öncel'in bir parçası takılıyor.

Kimi yükseklerden uçuyor
Kimi kimi yükseklerden
Kimi gerçeklerden kaçıyor
Kimi kimi gerçeklerden
Kimine bir haller oluyor
kimi hep bir şeylere takıyor
Kim kimi densiz kimi den’li

Açıyor gülleri birinin
Açıyor gülleri
Çalıyor zilleri birinin
Çalıyor zilleri
Etekleri

Aynı nakarat
Hep aynı aynı
Yarısı bayat
Hep aynı aynı
Yarısı hayat
Aynı nakarat
Anlat anlat

Kiminin öfkesi yangın
Kiminin tövbesi
Kiminin gözleri baygın
Kiminin sözleri
Kimi hep muzır işlere bayılır
Kimi her gün bunalım takılır
Kimi kimi tel’siz kimi telli

Tantana var iş yok
Gürültü var ses yok
Sureti var aşk yok
Görüntü var renk yok
Tantan var iş yok

9 Ekim 2008 Perşembe

Daha ne istiyorsunuz?

hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=10056226&yazarid=249

24 Eylül 2008 Çarşamba

YAĞMURLAR

Yazdan kalan son günleri yaşıyoruz buralarda.Geçenlerde radyoda dinlediğim programın sunucusu İstanbul'a yağmur yağdığını(Gerçi ondan bir gün sonra burayada yağdı)yavaş yavaş kışın geldiğini ve böylelikle sinema günlerinin başladığını söyledi.Şöyle bir düşününce yaz boyunca hiç sinemaya gitmediğimi farkettim.Doğru dedim sinema günleri başlıyor.Sonra kışa dair özlediğim bir çok şey geldi aklıma.
Yağan yağmuru seyrederken sıcak bir şeyler içmek,dışarda yağmur yağarken evde battaniyenin altında olmak ve mümkünse güzel bir film seyretmek,rüzgarlı havalarda ( kapalı bir mekanda)kabaran dalgalarıyla denizi seyretmek,kestane yemek,soğuk havalarda bir kase tarhana çorbası içmek,şöminenin çıtırtısı,kapalı havalarda eski parçaları dinleyip nostalji yapmak,yağmur dindikten sonraki havanın kokusu,berraklığı...Daha neler neler.

Her mevsimin kendine has güzellikleri var.Yazı ne kadar çok sevsem de kışın gelmesine de sevinmiyor değilim.Muhtemelen bir kaç yağmurdan sonra yazı sayıklamaya başlarım.İnsanoğluna yaranılmaz nede olsa :)

17 Eylül 2008 Çarşamba

Kriz mi Ne Krizi?

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen " Krizin dörtte birini geçtik,dalga dalga geliyor " demiş.
Ankara'dan haber yeni duyuldu sanırım.Vatandaş geçen yıldan beri bas bas bağırıyor ama devletin krizden anladığı kodaman dediğimiz kesimin krizi ise onu bilemem.Halkı her zaman yok saydıkları için.
Bulunduğum yerde turizm ile geçim sağlanıyor.Devletin istatiksel bilgilerine göre ülkemize gelen turist sayısı artıyor.Ama döviz girdisi ne durumda? Gelen turist parasının çoğunu turizm acentalarına verdiğinden buraya pek para kalmıyor.Zaten gelen turist orta halli bile değil.(İstisnalar olabilir elbette)Çoğu işsizlik parası,hastalık yardımı gibi devlet yardımlarıyla tatile geliyorlar.Ee alışverişe pek para kalmıyor haliyle.Bir de mantar gibi artan ve aynı işi yapan esnaf çok.Turizm acentaları otel,motel fiyatlarını epey kırpıyorlar(Batan acentalar ayrı bir konu)Bizler o otellerde 50-100 YTL arası konaklarken turist 10-15 sterline konaklıyor.Anlaşmalar döviz üzerinden yapılıyor.Döviz de bugüne kadar baş aşağı gidiyordu.Hal böyle olunca bu sektördeki kriz de kaçınılmaz oluyor.

Bir çok işyeri kapanıyor.Vergi borçları,kredi borçları da büyüyor haliyle.

Bana kalırsa geç bir açıklama.Daha doğrusu geç bir kabulleniş.Zira Atı alan Üsküdar'ı geçti.

11 Eylül 2008 Perşembe

Ramazan ayı ve hissettirdikleri

Ramazan ayını çocukluğumdan beri çok severim.Mistik bir havası vardır.Huzur hakimdir havaya.Yemekler daha bir özenlidir.Eş dost,konu komşu birlikte yemekler yenir.Hele pişen yemeğin kokusu hiç o kadar güzel gelmemiştir burnunuza.
Daha eskiden teravihleri bayanlar evde hep beraber kılardı.Ben küçüktüm o zaman,çok eğlenceli gelirdi onların yaptığını yapmak.Ama şimdi özlüyorum o günleri.
Hala ramazan ayı mevcut ama belki yaşadığım yerden dolayı özlem duyuyorum o beraber yenen yemeklere,kılınan teravihlere.Yaz ayında buralarda daha çok çalışılıyor.Daha geç saate kadar.Eğer dükkanınız varsa 24,00 e kadar açık tutmak zorundasınız.E dolayısıyla insanlar oruç tutsalarda evlerde yemek etkinliklerine ve teravihlere pek yer yok.
Bu sebeplerden dolayı kış aylarına denk gelen ramazan aylarına özlem duyuyorum.Yemekten sonra teravihe giden büyükleri beklemek,onlar gelmeden evvel çay demlemek,uzun uzun sohbet etmek hoşuma gidiyor sanırım.Bir de insanlar(tabii benim tanıdıklarım)ramazan ayında daha bir anlayışlı,sabırlı,özverili oluyorlar.Bu da hoşuma gidiyor.