7 Eylül 2007 Cuma

Bu sevda yasak bana

Çook tembel bir insanım.Evde yatıp dışarı çıkmamayı yeğliyorum çoğu zaman.Bir iş yaparken de bazen çok zor geliyor.Bayılıyorum şu yemek bloglarında hem çalışıp,hem pasta börek yapıp(aslında sanatsal çalışmalar yapıyorlar o da ayrı bir yazı konusu), hem arkadaşlarıyla buluşup,hem gezip görüp ,hem de kendilerinden başka birilerine yardımı dokunan insanlara.Bak ben yazarken bile yoruldum o kadar yani :)
Bende bir şeyler yapmak istiyorum çalışmak dışında tabii.Hali hazırda tökezleyerekte gitse bir işim var Allah'tan.Ama kardeşim en yakın kurs fizanda.Yemek anlamında değil yanlış anlaşılmasın her alanda.En küçük bir eğitimi almak için hem onca yolu (bu benim gibi ilçelerde yaşayanlar için tabii)katetmek hemde dünya kadar para harcamak gerekiyor.(Yol masrafı,kalacak yer gibi.)
E onu geçiyorum.Bir konsere gidelim ,yada bir tiyatroya.E oda yok Allahımıza Bin Şükür.Ondan sonra diyoruz ee ülkemiz sanatsal açıdan çok geride kaldı.Kalır tabii.Adam görmüyoki sayenizde ne bir konser ne bir tiyatro.Bale günleri vardı şirin Turizm ilçemizin ödenek ayrılamadığı için 1 yıl yapılabildi.EE ülke parasız,belediyeler parasız ,halk parasız .Nereye kadar gidecek bu böyle.
İnsanlarımız televizyon seyreder tabii.Bu alanda rekorlar bile kırarız.Ne yapsın gariban .Sen bir imkan sağla bak çekirdeğini alır koşa koşa gider benim memleketlim.
Tiyatro,konser,bale ve operayı bir kaç büyük ilde ve 1-2 çok popüler turizm ilçesinde yapmakla olmuyor malesef.
Burda dünya kadar restaurant var.Hinti,Çini,Kebapçısı,Suşicisi....Ama kardeşim bunlar sadece karın doyuruyor.Beynimi ne doyuracak.Kitap okumak ta bir yere kadar.Görsel şenlikte ister beynim ara sıra.Hem hergün dışarda yemekte çekilmiyorki.Benim zeytinyağlı yemeklerim dururken.
Sonra buraya tatile gelenler bana diyor ki ;"Ne kadar şanslısın.Burası cennet gibi." Kabul ediyorum Cennet ama... Ama'sı var işte.
Aslında ben bu kadar tembel değildim.Bu cennet beni tembel yaptı.Bundan 2 sene evvel ben de 3 büyük ilimizden birinde yaşıyordum.Sonra hayatımızı küçültme kararı aldık.Çocuklarımız da bizim gibi yeşilin ve denizin içinde büyüsün diyerek.Şehrin o stresli havası içinde yer almak kendi tercihleri olsun istedik.İyi mi ettik kötü mü henüz cevabını bulamadım.

2 yorum:

pınar dedi ki...

ben de tembelim maalesef:( ama bir koltuğa bir sürü karpuz sığdıran nsanlara da hayranımdır. hep onlar gibi bir çok şeyi birden yapmak istemişimdir. ama tembellikten yapamam işte:)

küçük yerde yaşamak özellikle çocuklar için daha iyi bence de. biz de büyükşehire tayin istemeyi düşünmüyoruz. ben hep büyükşehirde yaşadım ama o kalabalık yoruyor artık beni.

ginger dedi ki...

Bizde çocuklarımız için geldik ama henüz yapamadık bir çocuk.İşlerin istediğimiz gibi gitmemesi yüzünden.
Doğal gıdalar,temiz hava,bol güneş ve deniz iyi ki gelmişim dedirtsede ,bazen keşke iyi bir tiyatro izleyebilsem diyorum.Ya da gazetede çok iyi bir eğitim ilanı görüyorum,keşke gidebilsem diyorum.Şikayetim sadece bundandır benim.Yoksa dediğin gibi kalabalıklara girince ambole oluyorum bende...